Köpeklerde Sebasöz Kistler

Köpeğinizi okşadığınızda, genellikle ipeksi tüylerini, sevimli ıslak burnunu ve bazen birkaç yumru hissedersiniz. Ne olduğundan emin olmadığın için, kendini daha yakından incelerken buluyorsun. Boyut, şekil, konum not edilir. Peki bu küçük, kabarık çıkıntı nedir?

Bu yumru pek çok şey olabilir, ancak neyse ki veterinerinize başvurup randevu aldıktan sonra bunun bir yağ kisti olduğunu keşfedersiniz. Sonunda bir sebasöz kistin endişelenecek bir şey olmadığını garanti ettikleri için sakin olursunuz. Peki yağ kisti tam olarak nedir?

Bir Köpekte Sebasöz Kist Olarak Neler Sınıflandırılır?

Önce kistin ne olduğunu tartışalım. Kistler, bazen sıvı veya yarı katı bir maddeyle dolu anormal büyümelerdir. İçerideki içerik sebum (yağ bezleri tarafından salgılanan yağlı, mumsu bir madde), ter veya ölü hücreler arasında değişebilir . 

Köpeğinizin ciltte kıl folikülüne açılan bezler olan ve sebum sırları olan yağ bezleri vardır. Saçı yağlamak için sebum gereklidir. Yağ bezi veya kanalı (yağın içinden geçtiği açıklık) tıkandığında yağ kistleri oluşur. 

Köpek Kistlerinin Türleri

Köpeklerin yağ kistlerinin yanı sıra aldığı birçok farklı kist türü vardır. Aşağıda listelenmiştir:

  • Gerçek kistler – Gerçek kistler, iç yüzeyi kaplayan ve salgı üreten bir zara sahiptir. Büyümelerini veya tekrar etmelerini önlemek için genellikle çıkarılmaları gerekir.
  • Dermoid kistler – Dermoid kistler, olgun, katı dokular içeren kistlerdir. Genellikle saç köklerinden, ter bezlerinden veya deriden oluşur. Genellikle nadirdirler ve genellikle iyi huyludurlar ve köpekler onlarla birlikte doğarlar. Bu terime kısaca doğuştan da denir . 
  • Foliküler kistler / Epidermoid kistler – Foliküler kistler / Epidermoid kistler, enfekte olmaya yatkın dilate saç folikülleridir. Genellikle koyu, irin benzeri maddeler içerirler. 
  • Yalancı kistler – Yalancı kistler, gerçek kistler gibi iç astarı olmayan kistlerdir. Genellikle travma veya kanamanın bir sonucudur. Açıldıklarında genellikle içinde kan bulunur. 

Köpeklerde Sebasöz Kistlerin Nedenleri

Kistin türüne bağlı olarak, neyin neden olduğunu belirlemenize yardımcı olacaktır. Yağ kistleri için sebep tıkanmış bir bezdir. Nüks, genetik, travma, deri enfeksiyonları veya yara dokusu ile ilgili olabilir. 

Sıkışan kir, yaralanma veya cilt enfeksiyonu, yağın dışarı çıkması gereken yerlerde tıkanmaya neden olabilir. Bu tıkanma sebumu gidecek hiçbir yer kalmadan yedeklenmeye iter. Böylece bir yer bulur ve bölgenin çevresinde bir kese oluşturur. 

İçerideki malzeme fazla sebumla ilgilidir. Bazen sebumun kendisi çok kalınlaşabilir ve geçemeyebilir. 

Köpeğinizde Sebasöz Kistin Belirlenmesi

Veterinerinizi görürken, yeterli bir geçmiş kaydı yapabilmeleri için tüm yumruları ve çarpmaları işaret ettiğinizden emin olun. Köpeğinizde bir yağ kisti teşhis etmek için, veteriner hekiminiz birkaç şey yapacaktır:

  • Diğer kistleri veya büyüme türlerini dışlamak için kistin yerini ve türünü belirlemek için fiziksel bir muayene gerekecektir.
  • Yumrunun kist mi yoksa tümör mü olduğunu belirlemek için İnce İğne Aspirasyonu (FNA) yapılabilir. Veteriner hekiminiz hücreleri aspire etmek ve elde etmek için bir iğne kullanacaktır. Daha sonra sitoloji (hücrelerin incelenmesi) yoluyla mikroskop altında incelenecektir . 
  • Biyopsiler, tamamen cerrahi olarak çıkarılması veya kısmen cerrahi olarak çıkarılması yoluyla elde edilebilir ve ardından bir histopatoloji laboratuvarına (hastalığın tezahürünü anlamak için dokuların mikroskobik yapısının incelenmesi) raporuna gönderilebilir. 

Biyopsi, kesin bir tanı almanın ve tüm kistin çıkarılıp çıkarılmadığını söylemenin en iyi yoludur. Ayrıca o bölgenin ve kistin tekrar dolmasını önlemenin tek yolu da budur. 

Sebasöz bir kiste bakarken, diğer şişlikler arasında ayrım yapmak veya gelecekte bunların yerini tespit etmek için ortak özellikleri tanımlayabilirsiniz. 

Yüzeysel, küçük boyutlu, hafif kabarık ve genellikle beyaz renklidirler. Patlarlarsa, kalın beyaz bir akıntı atlayacaklardır. Bazen iltihaplanırlar ve ağrılı olabilirler.

Kistlerin Yaygın Olduğu Köpek Vücudu Bölümleri

Sebasöz kistler, köpeğinizin vücudunun herhangi bir yerinde bulunabilir, ancak genellikle aşağıdaki gibi belirli alanlarda bulunurlar:

  • Kafa
  • Boyun
  • Gövde
  • Dirsekler
  • Kalça
  • Anüs

Bezlerin Tıkanmasına Ne Sebep Olur?

Bu yağ bezleri köpeğinizin vücudunun her yerinde bulunur, ancak boyutları nedeniyle çıplak gözle görünmezler. Güzel, parlak ve parlak tüylü bir köpeğiniz varsa, sebum’a teşekkür edebilirsiniz. 

Herhangi bir yabancı madde veya istila bezin tıkanmasına neden olduğunda sorunlar ortaya çıkacaktır. Kir, enfeksiyon ve hatta yaralanma gibi maddeler tıkanmaya neden olabilir. Tıkanma sebumun ilerlemesine izin vermeyecektir. 

Yine de sebumun gidecek bir yere ihtiyacı var. Bu, yağlı maddeyi barındırmak için bir kese oluşmasıyla sonuçlanır. 

Madde genellikle çok fazla birikir ve kistin patlamasına neden olabilir. Ancak kistler boş kalmayı sevmezler. Yani bu meydana geldiğinde bile, kistin yalnızca tekrar dolması muhtemeldir – bu da veterinerinizin onu incelemesini daha da önemli hale getirir. 

Genelde bezler, kanala veya etrafındaki alana yabancı maddeler veya travma nedeniyle tıkanabilir.

Mevcut Tedavi Seçenekleri

Genellikle tedaviye gerek yoktur ve yağ kisti kendiliğinden düzelir. Yavaş büyürler ve ağrısızdırlar, bu nedenle veterineriniz sadece onları izlemeyi seçebilir. Bununla birlikte, rahatsız olmaya veya ülserleşmeye başlarsa, veteriner hekiminiz farklı bir yaklaşım benimseyebilir.

Örneğin, kist köpeğinizin pençelerinde bulunuyorsa ve topallığa neden oluyorsa, kistlerin çıkarılmasını veya boşaltılması gerektiğini düşünebilirsiniz. Köpeğiniz onu ısırıyorsa veya ikincil enfeksiyon nedeniyle travmaya neden oluyorsa, topikal bir merhem ve sistemik bir antibiyotik gerekli olabilir. Köpeğinizin göz kapağında bulunuyorsa, görme bozulabilir veya köpeğiniz kaşınırsa optik ülser riski taşıyabilir. 

Kistin cerrahi olarak çıkarılması gerekiyorsa veya özellikle ağrılıysa, veteriner hekiminiz başka ilaçlar da ekleyebilir. Bu ilaçlar arasında antienflamatuarlar ve bazen topikal steroid kremler bulunur. 

Sebasöz Kistler Üzerine Veteriner Tavsiyemiz

Yağ kistleri ile uğraşırken, genellikle zararsız olduklarına dikkat etmek önemlidir, ancak siz yapmadan önce veterinerinizin bunları teşhis etmesine izin verin. Her hastalıkta, yaralanmada veya rahatsızlıkta olduğu gibi, yapmanız gereken belirli şeyler ve kaçınmanız gereken bazı şeyler vardır: 

Yapılacaklar

  • Alanı temiz tut.
  • Vücudun neresinde olduklarını, boyutlarını ve şekillerini not aldığınızdan emin olun. 
  • Köpeğinizin bölgeyi yalamasını veya ısırmasını önlemek için bir Elizabeth tasması kullanın. 
  • Nem veya bakterilerin sıkışmasını önlemek için kistin etrafındaki kılları düzeltin.

Yapılmayacaklar

  • Evde tek başınıza yağ kisti boşaltmayın. 
  • Sıkı harekete veya hava akışına neden olabilecek herhangi bir bandaj kullanmayın. 
  • Önceden bir veterinere danışmadan size verilen kremleri kullanmayın veya köpeğinize herhangi bir ilaç vermeyin. 
  • Bunları evde çıkarmaya veya patlarlarsa daha fazla boşaltmaya çalışmayın. 

Köpeğinizde Sebasöz Kistlerin Önlenmesi

Köpeğinizde yağ kistlerini önlemenin uygun bir yolu yoktur, ancak onları uzak tutmak için bazı yararlı ipuçları vardır. Köpeğinizin tüylerini daima temiz ve düzgün tutun. Bu, köpeğinizi rahat ve sağlıklı tutmanın harika bir yoludur.

Köpeğiniz için gerektiği gibi düzenli bakımları planladığınızdan emin olun ve bakım uzmanınıza herhangi bir çarpma olup olmadığını bildirin. Bu, onları kesmekten veya kesme makinesiyle daha fazla hasara neden olmaktan kaçınmalarını sağlamak içindir. 

İyi haber şu ki, bu kistler en masum kistler arasındadır ve herhangi bir veteriner müdahalesi olmadan düzelebilir. Ancak gerekirse, veteriner hekiminiz teşhis koyduktan sonra onları temiz tutmanın yanı sıra herhangi bir ikincil hastalığı tedavi etmek için yararlı ipuçları ve seçenekler sunabilecektir. 

Evcil hayvanınız için birçok darbe tehlikeli olabilir. Neyse ki, bunlar onlardan biri değil ve uygun eğitim ve özenle çabucak halledilebilir. 

Köpeklerde Ekzokrin Pankreas Yetmezliği

Köpeklerde Ekzokrin Pankreas Yetmezliği (EPI)

Köpeklerde EPI’nin Sınıflandırılması

Hepimiz pankreası duymuşuzdur ama ne işe yaradığını hepimiz bilmiyor olabiliriz. Pankreas, karnın üst kısmında bağırsaklara ve mideye yakın oturan inanılmaz derecede önemli bir organdır. Pankreas, sindirim enzimleri üreterek vücudun yiyecekleri sindirmesine yardımcı olmak için sindirim enzimleri üretmek de dahil olmak üzere birçok role sahiptir. 

Pankreas artık yeterli sindirim enzimi üretemediğinde buna Ekzokrin Pankreas Yetersizliği (EPI) diyoruz. 

Normal Ekzokrin Pankreas Fonksiyonu

Pankreas, endokrin ve ekzokrin olmak üzere iki bölümden oluşan bir organdır. Endokrin sistem, idame ettirilen kan şekerinden ve ekzokrin sistemden sorumlu olan insülin ve glukagon gibi hormonları üretir. 

Ekzokrin pankreas, sindirim enzimleri üretir. Normal işleyen bir pankreasta, sindirim enzimleri yiyecek yutulduğunda salınır, kanallardan bağırsaklara akarak ince bağırsaklara akar ve yiyeceklerin sindirimine yardımcı olmak için proteinleri, yağları ve karbonhidratları parçalamaya yardımcı olurlar. Sindirim enzimleri olmadan vücut, çalışması için ihtiyaç duyduğu besinlerden besinleri alamaz.

Etiyoloji ve Patogenez

Bazı köpeklerde, pankreasın ekzokrin kısmı geri döndürülemez şekilde hasar görür, aşağıda daha ayrıntılı olarak ele alınan farklı şekillerde hasar görebilir.

Ekzokrin pankreas neredeyse tamamen yok edildiğinde vücut yiyecekleri sindiremez, bu da normalde sindirilecek proteinlerin, karbonhidratların ve yağların bağırsaklardan geçmeye devam etmesine ve dışkıda hacimli, soluk renkli ishale neden olmasına neden olur. 

Vücut, yetersiz beslenmeye ve kilo kaybına neden olan parçalanamayan gıdalardan besin alamaz. Ayrıca sindirilmeyen besinler, bağırsaklarda aşırı bakteri çoğalmasına neden olabilecek bakteriler tarafından beslenebilir. Tedavi edilmeden bırakılırsa EPI, yaşamı tehdit edebilecek ciddi yetersiz beslenmeye yol açabilir.

EPI belirtileri, vücut ağırlığının fazla olması nedeniyle ekzokrin pankreasın salgılama kapasitesinin% 90’ı zarar gördüğünde gelişecektir (yani, pankreas normal çalıştığında yeterli sindirim enzimlerini üretmek için yeterli pankreas). Bu, EPI ile ilişkili klinik belirtiler görmeden önce, etkilenen bir köpeğin pankreasının uzun bir süre tahrip olacağı anlamına gelir. 

EPI ile İlişkili Ortak İşaretler

EPI belirtileri, yukarıda açıklanan patogenezle, yani yetersiz beslenme ve bağırsaklardan geçen sindirilmemiş gıda ile ilişkilidir. 

Yaygın olarak görülen bazı EPI belirtileri şunları içerir:

  • Besinlerin emilmemesi nedeniyle kilo kaybı.
  • Vücut, emilmeyen besinleri telafi etmeye çalışırken iştah artışı.
  • Yetersiz beslenme nedeniyle donuk tüy yapısı.
  • Perineal bölge ve kuyruk tabanı çevresinde ve yağlı dışkı nedeniyle yağlı kaplama.
  • Sindirilemeyen gıdalardan kaynaklanan şişkinlik. 
  • Bağırsaklardan gelen gürleyen veya guruldayan ses
  • Artan hacimde soluk, kokulu ve yağlı dışkı.
  • Bazen kusma ve salivasyon de görebilirsiniz.
  •  

Köpeklerde EPI’nin Nedenleri

EPI, ekzokrin pankreas hasar gördüğünde ortaya çıkar, bu geri döndürülemez.

Hasar üç ana nedene ayrılabilir. Birincisi, EPI’nin en yaygın nedeni, asiner hücrelerin (sindirim enzimleri üreten) boyutunun küçülmesidir. Buna atrofi denir. 

Bu, en yaygın olarak Alman Çoban köpeğinde görülür , aslında, Alman Çobanları EPI vakalarının üçte ikisini oluşturur. Asiner atrofisinin ortaya çıkmasının kesin nedeni bilinmemekle birlikte, bir şekilde kalıtsal olduğu açıktır. Asiner atrofi en yaygın olarak altı ay ile altı yıl arasındaki köpekleri etkiler. Etkilenen diğer ırklar arasında Rough Collies ve Eurasiers bulunur.

İkinci olarak, pankreas iltihabı olan tekrarlanan pankreatit nöbetleri, ekzokrin sistemde ve dolayısıyla EPI’de geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilir. Bu, endokrin sistem de tekrar tekrar hasar gördüğünde diyabete neden olabilir. 

Ve son olarak, pankreas kanserli hale gelebilir ve bu da sindirim enzimlerinin dışarı akışını engelleyerek Ekzokrin Pankreas Yetersizliğine yol açabilir.

Teşhis Testi

Kafa karıştırıcı bir hastalık için test aslında oldukça basittir. Köpeğiniz yukarıda belirtildiği gibi EPI belirtileri gösteriyorsa, veterineriniz bir kan testi önerebilir. Bu kan testi, tripsinojen adı verilen aktif olmayan bir maddeyi kontrol eder. Normal işleyen bir vücutta tripsinojen, bir sindirim enzimi olan tripsin’e dönüştüğü için yüksek seviyelerde olacaktır. 

EPI’li bir köpekte tripsinojen düşük olacaktır. Köpeğinizin bu kan testi için muhtemelen 12 saat aç kalması gerekecek, okuma sonuçsuz kalırsa tekrarlanması gerekebilir.

Tripsinojen testinin yanı sıra, veterineriniz, EPI’li köpeklerde çok yaygın olduğundan ve takviye edilmesi gerekebileceğinden B12 Vitamini (kobalamin) eksikliğini de kontrol etmek isteyecektir. Kobalamin seviyeleri ayrıca bir kan testi ile kontrol edilebilir. Takviyenin çalışıp çalışmadığını görmek için bu kan testinin tekrarlanması gerekebilir.

Subklinik EPI

Yukarıda bahsedildiği gibi, EPI’nin klinik belirtilerini görmeden önce ekzokrin pankreasın salgılama kapasitesinin% 90’ı kaybedilmelidir. Sınırda düşük tripsinojen seviyeleri olan ancak hastalık belirtisi olmayan köpeklerde, subklinik olarak sınıflandırılırlar. Düşük tripsinojen seviyelerine sahip bazı köpekler asla EPI belirtileri göstermeyebilir. 

Bu aşamada, subklinik köpekler tedaviden fayda görmüyor gibi görünmektedir ve bunun yerine EPI belirtileri açısından izlenmeli ve yalnızca gerektiğinde tedavi başlatılmalıdır.

Mevcut Tedavi Seçenekleri

EPI, pankreasta geri dönüşü olmayan bir hasar içerdiğinden tedavi edilemez. EPI teşhisi konan bir köpek, ömür boyu tedavi gerektirecektir. Uygun yönetim ile köpekler normal hayatlar yaşayabilir ve normal bir yaşam beklentisine sahip olabilirler.

EPI teşhisi konduğunda, öğünlere sindirim enzimlerinin eklenmesiyle kolayca yönetilebilir. Sindirim enzimleri, köpeğinizi beslemeden önce mamaya serpilebilecek tabletler veya tozlar halinde ticari olarak satın alınabilir, veterineriniz evcil hayvanınız için en iyi seçenekler hakkında tavsiyelerde bulunabilir. 

Kasaplık için kesilen hayvanlardan alınan pankreas da kullanılabilir ve enzimleri etkilemeden aylarca dondurucuda saklanabilir.

Evcil hayvanınızın mamasına sindirim enzimleri eklemenin yanı sıra, B12 vitamininin de takviye edilmesi gerekebilir, bunun ömür boyu sürmesi gerekebilir. Bu, veterinerinize ağızdan veya enjeksiyon yoluyla uygulanabilir. 

Tripsinojen seviyelerini kontrol eden takip kan testleri, bir teşhis konulduktan sonra nadiren gereklidir, çünkü bunların değişmesi beklenmez. Evcil hayvanınızın seviyelerine bağlı olarak B12 seviyelerinin izlenmesi gerekebilir.

EPI’li yeni teşhis edilmiş köpeklerde kilo alımını ve yetersiz beslenme belirtilerinin ortadan kalkmasını sağlamak için düzenli ziyaretler önerilir. Köpeğiniz stabil hale geldikten sonra, genellikle yılda iki kez ziyaretler önerilir.

Diyet değişiklikleri de sindirime yardımcı olmak için iyi bir fikir olabilir. En çok sindirilebilirliği yüksek ve lif oranı düşük bir diyet önerilir. EPI’li köpeğinizin ne yemesi gerektiğine karar vermek için yardıma ihtiyacınız varsa, veterinerinize başvurun.

Anahtar noktaları

  1. EPI, pankreasın ekzokrin kısmındaki hasardan kaynaklanır.
  2. Pankreas artık yeterli düzeyde sindirim enzimi üretemediğinde EPI belirtileri gelişir.
  3. EPI en yaygın olarak Alman Çobanlarında görülür.
  4. Tipik EPI belirtileri arasında kilo kaybı, ishal, iştah artışı ve donuk yağlı tüy bulunur.
  5. EPI bir kan testi ile teşhis edilebilir.
  6. EPI’li bir köpeğin tedavisi yoktur, sadece yönetilebilir.
  7. Yönetim, sindirim enzimlerini ve B12 vitamini takviyesini içerir.
  8. Sindirim enzimleri yiyeceklerin üzerine serpilebilir.
  9. Yaşam boyu B12 vitamini takviyesi gerekebilir.
  10. Uygun yönetim ile köpekler normal hayatlar yaşayabilir
Çikolata Köpekler İçin Neden ZARARLI?

Çikolata. Evcil hayvan sahipleri olarak onu seviyoruz ama evde olmasından korkuyoruz. Pek çok evcil hayvan sahibi için, köpeklerin çikolataya sahip olamayacağı iyi bilinen bir gerçektir. Ama hiç durup çikolatanın neden köpekler için kötü olduğunu düşündünüz mü? 

Köpekler ve Çikolata Neden Toksik Bir Kombinasyondur?

Köpeğiniz çikolata yiyebilir mi? Buradaki garantili cevap hayır. Bununla birlikte, muhtemelen neden şımartılamayacaklarını merak ediyorsunuzdur.

Yani çikolata, köpeklerimiz için zehirli olan iki madde içerir. Biri kafein olarak biliyoruz, diğeri ise teobromindir. Köpeklerimizi etkileyen ana suçlu teobromindir. Bununla birlikte, çikolatayı bu kadar toksik yapan şey kombinasyondur.

Köpeklerimiz, insan sahiplerinin yanı sıra kafein ve teobromini de idare edemezler. Onları ona karşı bu kadar hassas yapan ve böylece istenmeyen klinik belirtilere neden olan şey budur. Bu kimyasalların her ikisi de idrar söktürücü (artan idrar üretimi), kalp uyarıcı, kas gevşetici ve kan damarı genişletici olarak işlev görür .

Çikolata Toksisitesinin Klinik Belirtileri

Yani köpeğiniz çikolata yemiş ve ne bekleyeceğinizden emin değilsiniz. Aşağıda, çikolata toksisitesi vakalarında yaygın olarak görülen klinik belirtilerin bir listesi bulunmaktadır.

  • Kusma
  • İshal
  • Polidipsi (artan susuzluk)
  • Poliüri (idrara çıkma artışı)
  • Nefes nefese
  • Taşikardi (artan kalp hızı)
  • Hipertermi (artan vücut ısısı)

Ağır vakalarda:

  • Kas titremeleri
  • Nöbetler
  • Kalp yetmezliği
  • Çöküş

Teobromin Bakımından Yüksek Zehirli Gıdalar

Tabii ki, çoğunlukla hangi yiyeceklerin çikolata içerdiğinin farkındayız, ancak hangi yiyeceklerin en çok teobromin içerdiğini tartışalım. Çikolatanın ne kadar koyu olduğu ile ne kadar tehlikeli olduğu arasında doğrudan bir ilişki vardır.

Sütlü çikolata ~ 64 mg ihtiva ettiğini Örneğin normal çikolata, ~ teobromin 450 mg ihtiva etmektedir .

Aşağıda tipik ev ikramları, teobromin ve kafein seviyelerinin bir listesi bulunmaktadır. Unutmayın, içerikler markaya ve kakao kaynağına göre değişir.

  • Kurabiye ve kek:
    Servis Boyutu – 1 kare Teobromin – 43,7 mg
    Kafein – 1,1 mg
  • Hershey’nin çikolata şurubu:
    Porsiyon Boyutu – 2 yemek kaşığı Teobromin – 64 mg
    Kafein – 9 mg
  • Hershey Yarı Tatlı Pişirme Barı:
    Porsiyon Boyutu – 1 Yemek Kaşığı
    Teobromin: 55
    mg Kafein – 7 mg
  • Yemeye Hazır Çikolatalı Puding:
    Porsiyon
    Boyutu – 4 oz Teobromin: 75.6mg
    Kafein: 2.2mg
  •  
  • Hershey KISSES (Sütlü Çikolata):

Porsiyon Boyutu: 9 adet
Theobromine
: 61mg Kafein: 9mg

  • Oreo
    Sunum Boyu-3 çerez

Theobromine-2.4mg

Kafein-0.85mg

  • Yarı tatlı Çikolata Cipsi
    Porsiyon Boyutu – 1 ons
    Teobromin-150mg
    Kafein
  • Sıcak çikolata karışımı
    Hizmet Boyutu – 1 ons Teobromin
    -130mg
    Kafein-15-20mg

Çikolata Toksisitesi ve Köpek Kalbi

Yani çikolatanın içinde ne olduğunu, onu köpek dostlarımıza düşman kıldığını biliyoruz. Şimdi neden toksik olduğunu derinlemesine tartışalım. Çikolatadan etkilenen ana organ kalptir.

İlk olarak köpeğiniz, köpeğinizin gastrointestinal sistemi tarafından emilen ve köpeğin vücuduna yayılan çikolatayı yutar. Birkaç saat sonra köpeğiniz çikolata toksikozu belirtileri göstermeye başlayacaktır.

Köpeğinizin zaten kalp hastalığı varsa, prognoz, olmayan bir köpeğe göre çok daha kötüdür. Bunun nedeni, teobromin ve kafeinin sinir sistemini uyarması ve ayrıca kalp atışını hızlandırmasıdır.

Hızlanan kalp atış hızı, köpeğinizin nefes almasına ve huzursuz görünmesine neden olur. Köpeğinizin gastrointestinal sistemi tarafından emilen çikolata, köpeğinizin kusmasına veya ishal olmasına neden olabilir.

Köpek Çikolatası Toksisite Hesaplayıcısı

Peki, çikolata köpekler için ne kadar zehirlidir? Bu tamamen köpeğinizin kilosuna, ne kadar yediklerine ve hangi tür çikolataya bağlıdır. Daha önce belirtildiği gibi, bitter çikolata sütlü çikolatadan daha toksiktir ve köpek ne kadar küçükse, etkilenme olasılığı o kadar yüksektir.

Bu toksisite iyi araştırılıp incelendiğinden, 100-200 mg / kg olan bir LD50 (doz grubundaki hayvanın% 50’si için öldürücü doz) vardır. Toksisite hesaplayıcı sayıları bu şekilde ortaya çıkar.

Hesaplayıcı, sizin ve sahiplerinin köpeğinizin tehlikeli düzeyde toksisite olup olmadığını ve ne zaman acil tedavi arayacağını belirlemenize yardımcı olacak çok sayıda web sitesinde bulunur. Elbette, bir sonraki adım için veterinerinize başvurmak, kendi elinize almaktan her zaman daha iyidir.

Köpeğim Çikolata Yedi, Şimdi Ne Olacak?

Böylece köpeğiniz yerde bırakılan Cadılar Bayramı şekerinin derinliklerine daldı ve tüm gördüğünüz her yerdeki sarmalayıcılar.  köpeğiniz çikolata olarak tanımladığınız kahverengi, tatlı kokulu yapışkan madde ile kaplı, bu da köpeğinizin çikolatayı yediğini gösteriyor.

Bundan sonra ne yapmalısın? Öncelikle, tabii ki veterinerinizi arayın ve derhal tavsiye alın. Size bir sonraki adımınızı söyleyecekler ve umarım köpeğinizi derhal bakıma götürmenizi isteyeceklerdir.

Unutma, ne kadar hızlı hareket edersen o kadar iyi. Klinik belirtilerin başlangıcını ne kadar uzun süre beklerseniz, prognoz o kadar kötü olur.

Veteriner hekime başvurmak her zaman önemlidir, çünkü erken müdahale küçük idare edilebilir problem ile büyük problem arasındaki fark olabilir. Bu mümkün değilse, köpeğinize yakından bakın ve bölgenizdeki en iyi acil klinikleri araştırın.

Çikolata Yutulan Köpekler Nasıl Tedavi Edilir?

Çikolata yemiş köpekler derhal bir veteriner hekime görünmelidir. Köpeğiniz yeni yemişse, çikolatadan kaynaklanan kusma (ilaçlarla) aktif kömür verilmesi ile birlikte yapılabilir.

Aktif kömür, yutulduğunda ilaçların ve diğer maddelerin kendisine bağlanmasına izin veren sıvı bir maddedir. Kimyasallar köpeğinizin vücuduna emilemez ve bu da daha küçük sorunlara neden olur.

Yukarıdaki iki tedavi genellikle destekleyici bakım ve gözlemi takip eder. Destekleyici bakım, intravenöz kateter yoluyla intravenöz sıvıları, kalp atış hızını yavaşlatan ilaçları ve durumun kötüleştiğinin herhangi bir belirtisinin gözlemlenmesini içerir.

Titreme nöbet önleyici ilaçlarla tedavi edilebilir ve herhangi bir potansiyel aritmi gerektiği gibi tedavi edilmelidir. Köpeğinizin kalp durumunu yakından takip etmek için elektrokardiyogramlar ve herhangi bir anormalliğin düzeltilmesi gerekip gerekmediğini belirlemek için temel kan çalışması yapılmalıdır. Hipertermi oluşursa, köpeğinizin sıcaklığını yavaşça düşürmek de işin içinde olmalıdır.

Köpeğinizin 24 saat bakıma sahip bir klinikte bir gece kalması muhtemel ve akıllıca olacaktır. Bu, bir veteriner uzmanının köpeğinizi gözlemlemesini sağlar ve bu nedenle, herhangi bir sorun ortaya çıkarsa veya kötüleşirse harekete geçebilir.

Özet

Köpeğinizin çikolata yemesini önlemenin en güvenli yolu çikolata yememektir. Ancak, süper tatlı dişe sahip bazılarımız için bunu engelleyemeyiz. Böyle bir durumda, en iyisi, onu evcil hayvanlarınızın veya çocuklarınızın erişemeyeceği yüksek kilitli bir dolapta saklamaktır.

Köpeğiniz çikolataya girerse, hızlı hareket etmek ve bu konuda proaktif olmak en iyisidir. Ne kadar uzun süre beklerseniz, köpeğinizin vücudu tarafından emilme şansı o kadar uzun olur ve bir sorun yatağı oluşturmaya başlar. Neyse ki dışarıda pek çok bilgi var ve çoğu veteriner bunu nasıl tedavi edeceğini biliyor.

Köpekte Etkili Kilo Verme Stratejileri

Evcil hayvan severler olarak köpeklerinizi şımartmak DNA’mızda var.  Bu da genellikle köpeğinizin kilo almasına neden olur. Fazla kilolu olmak, kendiniz için olduğu kadar köpeğiniz için de tehlikelidir. Fazla kilolu köpeğinizin kilo vermesini sağlamak zor olabilir, ancak doğru beslenme, egzersiz ve yönlendirme ile yapılabilir. Bu yazıda, köpeğinizden kilo atmak için bazı etkili stratejileri tartışacağız. 

Köpeğinizin Kilolu Olması Neden Kötü? 

Fazla kilolu olmak, köpeğinizin iyiliği ve sağlığı için birçok tehdit oluşturur. Sağlık tehditleri sonunucunda köpeğinizin hayatını da kısaltacaktır. Fazla kilolu köpeklerin diyabet, eklem hastalığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve kanser gibi bir veya birkaç rahatsızlıkla karşılaşması muhtemeldir. Neyse ki, köpeklerin kilo kaybı, disiplinli sahiplerin uyumu ile sağlanabilir. 

Obez Köpekleri bekleyen muhtemel hastalıklar

Yukarıda bahsedildiği gibi, fazla kilolu köpeklerin en çok muzdarip olduğu birçok hastalık vardır. Bunu daha derinlemesine inceleyelim ve her hastalığın neden köpeğinizin ömrünü kısaltabileceğini açıklayalım:

  • Diyabet – Tip 2 diyabet, evcil hayvanınız aşırı kilolu olduğunda gelişebilir. Köpeğinizin vücudundaki fazla yağ dokusu, insülin direncine ve bozulmuş glikoz metabolizmasına neden olabilir. Bu nedenle, köpeğinizi aşırı beslerseniz veya onu yıllarca çok miktarda düşük kaliteli yiyecekle beslerseniz – vücutları sonunda ayak uyduramaz ve şeker hastalığı geliştirir.
    Pankreasınız tarafından salınan hormon olan insülin, kan şekerinin hücrelerinize girmesine ve enerji için kullanılmasına izin veren şeydir. Tip 2 diyabet ile köpeğinizin vücudu buna normal yanıt vermeyecektir. Köpeğinizin vücudu daha sonra daha fazla insülin ve daha fazla şeker oluşturarak tepki verir ve sonunda ayak uyduramaz. Yüksek kan şekerine sahip olmak vücutta birçok başka komplikasyona yol açabilir.
  • Eklem hastalığı – Köpeğiniz büyüdükçe eklemleri zayıflama ve herhangi bir ekstra baskı olmadan komplikasyonlar geliştirme eğilimindedir.  Fazla kilo, köpeğinizin eklemlerinin yangılanmas, stres ve daha fazla yük binmesi kıkırdağın aşınmasına neden olabilir. 
  • Kalp hastalığı – Kalbinizin birçok önemli işlevi vardır. Bazılarından bahsetmek gerekirse, vücuda kan pompalamak, vücuttan atıkları atmak. Köpeğiniz obez olduğunda, vücudunu beslemek için daha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyacaktır. Bu aynı zamanda köpeğinizi yüksek tansiyon riskine sokar. Yüksek tansiyon, yavrularınızın kalp krizi geçirme olasılığını artırır. 
  • Kanser – Obezite, köpeğinizin kansere yakalanma riskini artırabilir. Tam olarak anlaşılmasa da arkasında birkaç teori var. Birincisi, obezite vücutta daha fazla yangılanmaya neden olur ve daha fazla hücre büyümesi gerektirir. Bu hücreler daha uzun yaşama eğilimindedir ve yayılma yeteneklerini artırabilir. Ek olarak, daha fazla yağ dokusuna sahip olmak, köpeğinizin daha fazla hormona ihtiyaç duymasını gerektirir ve bu da anormal hücre büyümesini tetikleyebilir. 

Köpeğinizi Evde Tartmak

Köpeğinizin kilosunu evde alabilmek, kilo kaybını takip etmek için çok önemlidir. Köpeğin büyüklüğüne bağlı olarak, onları nasıl tarttığınızı belirleyecektir. Yavru köpeğiniz daha küçükse bir bebek tartısı da işinizi görür.

 Köpeğiniz bundan daha büyükse, standart bir dijital veya normal tartı kullanabilirsiniz. Köpeğinizi elinize alabiliyorsanız, kendinizi tartıp ardından köpeğinizi tutarak tartabilirsiniz. Daha sonra köpeğinizin ağırlığını elde etmek için birleşik ağırlığı kilonuzdan çıkarırsınız. 

Köpek Ağırlık Tablosu (Vücut Kondisyon Tablosu)

Köpeğinizin tavrına ve genel fiziğine bakarak, fazla kilolu olup olmadıklarını söyleyemeyebilirsiniz. Veterinerinizden köpeğinizi iyice incelemesini isteyin ve köpeğinizin kilo vermesi gerekip gerekmediğini bildirin. 

Bir Vücut Kondisyon Çizelgesi (kullanmak, köpeğinizin ağırlık durumunu değerlendirmede önemli ve değerli bir araçtır. Bir skor atamak için veterinerinizin köpeğinizi görmesi ve hissetmesi çok önemlidir. Puanlar 1 ile 9 arasında değişmekte olup, 1 en ince ve 9 obezdir. 

Köpek Kilo Verme Sırasında En İyi Egzersiz İpuçları

Herhangi bir hayvanda diyet ve egzersizin kilo vermenin anahtarı olduğu bir sır değil. Ancak köpeğinizi egzersiz yapmak zor olabilir. Aşağıda, köpeğinizin onu hareket ettirmesini sağlamak için akıllı ipuçlarının bir listesi bulunmaktadır:

  • Yemek kasesini merdivenlerden yukarı koyun, böylece yemeklerini almak için yukarı ve aşağı gitmeleri gerekir.
  • En sevdikleri oyunu oynamak için belirli bir zaman ayırın ve onları harekete geçirin.
  • Cinslerini besleyin. Atalarının ne yapmaktan hoşlandıklarını söylediklerine bir bakın ve bunun üzerinde oynayın.
  • Küçük başla. Yavru köpeğinizin birinci günde 6 km koşmasını beklemeyin. 15-20 dakika ile başlayın ve buna doğru ilerleyin.
  • Köpeğinizin ayağa kalkmasını ve hareket etmesini beklemeden önce, eklemlerinin düzgün durumda olduğundan emin olun. Acı çekiyorlarsa egzersiz yapmak konusunda çok daha isteksiz olacaklar.

Etkili Bir Köpek Kilo Verme Stratejisinin Altı Adımı

Sizi bilmiyoruz, ancak bir hedefe ulaşmak istediğimizde bir plana ihtiyacımız var – bir stratejiye sahip olmak, küçük ulaşılabilir hedefler belirlemenizi ve köpeğinizi ulaşılabilir bir kiloya getirmenizi sağlayacaktır. 

** Aşağıda yalnızca genel bir kılavuz verilmiştir ve veterinerinizin özel önerilerinin yerine geçmesi amaçlanmamıştır.

Adım 1: İlk önce ilk şeyler. Porsiyonlarınızı ölçün! Zaman zaman, sahiplerine köpeklerinin mamasını nasıl porsiyonladıklarını sorduklarında, bardak kullandıklarına hayret ediyoruz. Ölçü kabı değil, gerçek bir kap. Bu genellikle önerilen kısımdan çok daha fazladır. Veterinerinizin yardımıyla köpeğinize vereceğiniz uygun miktarın ne olduğunu gözden geçirin. Tabii ki, sadece köpeğinizin porsiyonunu ikiye bölmeyeceksiniz; Yavaşça başlamanız gerekecek, böylece onlar bunu kolaylaştırabilir. 

Köpeğiniz muhtemelen yemek için yalvaracaktır. Köpeğinizi fazla beslemeden tatmin etmek için küçük öğünleri daha sık vermeye çalışın. Ayrıca dilenme(mama isteme-acındırma) sırasında temiz su ikram edebilir veya dikkatlerini yürüyüşe veya oyuna yöneltebilirsiniz. 

Adım 2: Artık miktarı düştüğünüze göre diyet seçmek çok önemlidir. Veteriner hekiminizin yardımıyla karbonhidrat oranı düşük ancak protein oranı yüksek bir diyet seçin. Köpeğinizin diyetine konserve yiyecek eklemek, köpeğinizin daha uzun süre tok kalmasına ancak daha az kalori içermesine yardımcı olabilir. Bugün piyasada bu kategoriye giren birçok seçenek var. 

3. Adım: Egzersiz yapın! Köpeğinizi dışarıda ve hareket halindeyken alın! Yürüyüşlere çıkın, yürüyüşe çıkın, bahçede koşun, oyun oynayın. Hatta bütün aileyi dahil edin. Daha sağlıklı olmak bir grup çalışması olabilir ve herkes için iyidir. 

Köpeğiniz eklem hastalığı ve / veya artritten muzdaripse yüzmeyi deneyin.

4. Adım: Sağlıklı yüksek ödül ikramları seçin. Çiğ sebze parçaları, köpeğinizin dürtüsünü gidermeye yardımcı olabilir. Onları ödüllendirmeniz gerektiğinde, köpek mamalarından bir parça bile deneyebilirsiniz, ancak bunu gün boyunca aldıkları toplam yiyecek çetelesine dahil ettiğinizden emin olun.

Adım 5: Köpeğinizin eklemlerinin ve sağlığının düzenli olduğundan emin olmak için besinler kullanın. Rahat bir köpek koşmaya daha istekli olacak ve karşılığında kilo verebilecektir. 

Adım 6: Herkesi gemiye alın. Bunun işe yaraması için köpeğinizin beslenme sürecine dahil olan herkesin aynı sayfada olması gerekir. Çoğu zaman, en az bir suçlu vardır, kimse bakmadığında köpeğinize  sofradan yiyecek verir. Aileniz ve arkadaşlarınızla konuşun ve onlara bunun köpeğinizin sağlığı için olduğunu ve onlara sofra maması yememenin daha uzun yaşamalarına yardımcı olduğunu açıklayın. 

Ev Yapımı Evcil Hayvan Yemek Tarifleri

Köpeğiniz için yemek pişirmek, doğru miktarda sağlıklı kalori ile doğru beslenmelerini sağlamanın harika bir alternatifi olabilir.  Kalıcı olarak dalmadan önce deneyebileceğiniz iki tarif örneği listeledik. Ayrıca ev yapımı maması ile köpek maması kombinasyonunu da kullanabilirsiniz, ancak aşırı beslemediğinizden emin olun. Bir diğer önemli kilit nokta, köpekleriniz için tüm güvenli malzemeleri kullandığınızdan emin olmaktır. 

Malzemeleri bir arada karıştırmak, seçici bir yiyicinin yalnızca belirli malzemeleri yemesine de yardımcı olacaktır. Evcil hayvanınızın tüm ihtiyaçlarının ve besinlerinin karşılandığından emin olmanız da çok önemlidir. 

Karışık Karışık Akşam Yemeği 

Malzemeler:

  • Derisiz tavuk göğsü – 300 g. baharatsız
  • Esmer pirinç
  • Brokoli- ½ demet
  • Havuç- ½ fincan 
  • Bezelye- ½ fincan
  • Sızma Zeytinyağı – 2 yemek kaşığı
  • Psyllium(karnıyarıkotu) Tozu – 2 yemek kaşığı

Adımlar:

  1. Tavuk derisini çıkarın ve fırında pişirin / buharlayın. Baharat kullanmadığınızdan emin olun. Tavuk piştikten sonra küçük parçalara bölün.
  2. Paketteki talimatları izleyerek pirinci pişirin.
  3. Brokoli, havuç ve bezelyeleri buharda pişirin. 
  4. Sebzeleri doğranmış tavukla karıştırın. 
  5. Pişmiş yemeğe zeytinyağı, mineral yağ, köpek vitamini ve pisilyum tozu ekleyin. 
  6. Köpeğinizin günlük kalori alımı için yemeği ve porsiyonu uygun şekilde tartın. 
  7. Kalanı buzdolabında hava geçirmez bir kapta saklayın.

Ton Balığı ve Sebzeler

Malzemeler: 

  • Konserve ton balığı (1-2 kutu süzülmüş)
  • Karnabahar – 1 adet orta boy
  • Yeşil fasulye – 1 su bardağı 
  • Patates – 1 soyulmuş  
  • Sızma Zeytinyağı – 2 çay kaşığı 
  • Psyllium tozu – 1 yemek kaşığı

Adımlar : 

  1. Sebzeleri doğrayın ve buharda pişirin. 
  2. Konserve ton balığını doğranmış sebzelerle karıştırın.
  3. Pişmiş yemeğe zeytinyağı, mineral yağ, köpek vitamini ve pisilyum tozu ekleyin. 
  4. Köpeğinizin günlük kalori alımı için yemeği ve porsiyonu uygun şekilde tartın. 
  5. Kalanı buzdolabında hava geçirmez bir kapta saklayın.

Özet 

Köpek obezitesiyle mücadele etmek ve kilo vermek zorlu bir başarı olabilir. Ancak yapılabilir! Köpeğiniz, veterinerinizin yardımıyla ve sıkı sıkı çalışmayla kilolarını hızla verecektir. 

Unutmayın, bir gecede olmaz, bu yüzden tutarlılık önemlidir. Nihai hedefi hatırlayın ve köpeğinizin yaşayan bir varlık olduğunu ve iyi ve kötü günleri olacağını unutmayın. 

Kilo vermek için adım atmak, köpeğinizi daha sağlıklı bir yaşam için doğru yöne iter. 

Köpek ve Kedilerde Akut Renal Yetmezliği

Köpek ve Kedilerde Akut Renal Yetmezliği

Köpek ve kedilerde meydana gelen akut renal yetmezliği, hayvanın idrar miktarındaki ani azalma ve kan serumundaki üre ve kreatinin seviyesinin artışıyla karakterize olan bir sendrom olup akut seyirlidir. Bu tür böbrek yetmezliklerinde, böbreğin işlevi birkaç gün içerisinde hızla azalmaktadır. Böbreğin fonksiyonundaki bu azalmayla birlikte canlı vücudunda sıvı ve elektrolit dengesizliği görülür. Aynı zamanda etkilenen hayvanda oldukça belirgin klinik bulgular ve akut biçimde hastalıklar baş gösterir.

Akut Renal Yetmezliği Etiyolojisi

Akut renal yetmezliğin etiyolojisinde; prerenal, renal ve postrenal nedenler söz konusudur.

Akut renal yetmezliğin meydana gelmesinde rol oynayan prerenal nedenler; hipovolemiye sebep olan septik şok, dehidrasyon, diürezis, kanama, peritonit, pankreatit, ödem, ileus, travma ve abdominal operasyonlardır. Etiyolojide yer alan bu etkenleri sınıflandıracak olursak;

  • Hipovolemi; Hemoraji, sıvı kaybı, hipoalbüminemi, hipoadrenokortisizm ve diüretik ilaçların kullanılması.
  • Renal hemodinamik değişiklikler; Epinefrin, prostaglandin üretimi inhibitörleri, hemolitik-üremik sendrom.
  • Efektif kan volümünün azalması; Konjessif kalp yetmezliği, uzun süren anestezi, sepsis, antihipertensif ilaç kullanılması.

Akut renal yetmezliği meydana gelmesinde rol oynayan renal nedenler; böbreklerde meydana gelen glomeruler ve intersitisyel hastalıklar, hemoglobinemi, hemoliz, nefrotoksikasyon, akut tubuler nekroz, iskemi, hiperkalsemi, intratubular obstrüksiyon, vasküler hastalıklar, akut pyelonefrit ve intrarenal obstrüksiyondur.

Sınıflandıracak olursak eğer;

Akut renal yetmezliğin meydana gelmesinde rol oynayan postrenal nedenler; Mekanik olarak idrar akışını önleyen ürolit, kan pıhtısı, granülom, neoplazi, perineal hernia, şirurjikal lezyonlar, konjenital bozukluklar ve işlevsel olarak idrar akışının bozulduğu nörolojik disfonksiyon, travmatik lezyonlar, kontraktilite azalmasıdır. Sınıflandıracak olursak eğer;

  • Tıkanmalar; Uretral urolitiazis, uretral plaklar (mukoid/kristal/hücresel), uretral daralma (neoplazi ya da travma), çift taraflı üreter tıkanmasına sebep olan kese neoplazisi
  • Yırtılma; Tıkanma sonrasında, travma.

Akut Böbrek Yetmezliğinin Patogenezi

Akut renal yetmezliği patogenezi; Akut renal yetmezliğin tamamında böbreklere giden kan miktarında azalma gerçekleşir. İskemi ya da nefrotoksikozis sonucunda permeabilitede azalma görülür. Yıkımlanan tubuler epitelyumdan; filtrat, renal intersitisyuma doğru geri sızar. Hücre döküntüleri sebebiyle ise tubuluslarda tıkanma meydana gelir.

Akut renal yetmezliği meydana gelen köpek ve kedilerde ilk olarak oligoanüri, daha sonra oligüri oluşur. Eğer hayvan yaşarsa diüretik devre gelişir.

Oligoanürik devrede oligoanüri nefrotoksik etkiyi takiben 1-7 gün içerisinde ortaya çıkar v 1-2 hafta devam eder. Eğer bu devre 1 ayı geçerse kortikal nefroz ve tıkanma ihtimali düşünülür. İskemik ve toksik sebeplerle tubullerin tamamında ya da herhangi bir segmentinde tuz ve su emiliminde bozulma meydana gelir. Renin-anjiyotensin-aldesteron sisteminin aktive olmasıyla arteriyollerde vazospazm gerçekleşir, glomerular filtrasyon oranı azalır. İşlevi bozulan tubulus hücrelerinden gereğinden fazla suyun peritubuler bölgeye geçmesi, lezyonlu tubulus hücrelerindeki şişme ve tubulus lumeni tıkanması oligüriye sebep olur.

Diüretik devrede ise idrar çıkışında artma söz konusu olup, her gün bir önceki günün iki katı düzeyinde idrar çıkışı olur. Böbrek işlevleri akut tubuler nekrozun diüretik devresinden 3-12 ay sonra kendine gelir, normale döner. Diürezisin meydana gelmesi ile glomerul filtrasyondaki iyileşme her zaman paralel gerçekleşmemekte olup glomerular filtrasyon yavaş yavaş normale döner.

Kedi ve Köpek Akut Renal Yetmezliği Klinik Semptomları

  • Kusma
  • İştahsızlık, anoreksi
  • Ani başlayan depresyon, halsizlik
  • Polidipsi
  • En sık rastlanan bulgu oligüri ve anüridir.
  • Yapılan fiziksel muayenede hayvanın dehidre olduğu gözlenir. Palpasyon ile yapılan muayenede böbreklerin normalden büyük olduğu görülür. Hayvandan ağrı kaynaklı dönüt alınabilir.
  • Hayvanın nefesinde karakteristik bir üre kokusu alınabilir.

Akut böbrek yetmezliği prerenal nedenli ise, bu nedene yönelik klinik bulgular göze çarpar. Akut böbrek yetmezliği olan hayvanda belirlenebilecek erken ve tek bulgu oligoanüridir. Tedaviye olumlu cevap veren hayvanda oligoanüri yavaş yavaş düzelir.

Akut böbrek yetmezliği renal nedenli ise, hayvanın son zamanlarda kullandığı ya da temasta bulunduğu nefrotoksik ilaç ve maddeler göz önünde bulundurulur. Hayvanda görülen hipovolemi ve şok, akut tubuler nekroz ihtimalini akla getirir. Hastalarda hipertansiyon meydana gelir. İdrar muayenesi yapıldığında sedimentin kahve renkli olduğu görülür. İdrar pH’ının alkali düzeyde olması proksimal tubulus yıkımı olduğunu ifade eder. Böbrek dokusundan kaynaklanan enzimler ve renal tubuler epitel antijenlerinin idrarda görülmesi nefrotoksitenin erken dönemde tanısının konulmasını sağlar. Mikroskobik muayenede ise lökositler, eritrositler, granüler silindirler ve tubulus epitel hücreleri görülür.

Hayvanın kan glukoz düzeyi normal seviyedeyken glukozüri belirlenir. Kan serumu biyokimyasında, kreatinin, BUN, protein, potasyum ve fosfor seviyeleri bakılır. Hiperkalemide kaslarda zayıflık, bradikardi, kardiyak kontraktilitede azalma, ventriküler fibrilasyon ve asistol gözlenir. Nonoligurik akut renal yetmezlikte hipokalemi meydana gelir. Akut tubuler nekrozun diüretik fazında ve terapötik şekilde oluşturulan diüreziste renal potasyum kaybı söz konusudur. Kusma, anoreksi, aşırı düzeyde kas zayıflığı ve kardiyak ritim bozukluğu gibi semptomlar gösterir. Kediler, hipokalemide başını yerden kaldıramazlar.

Akut pyelonefritte, idrar akışında azalma ya da sepsis şekillenmişse akut renal yetmezlik meydana gelir. Hayvanın idrar muayenesinde bakteriüri, pyüri, granüler silindirler ve hücreler görülür.

Üreterlerin kısmi ya da tam tıkanmasında ise; idrar akışı azalır hatta ortadan kalkabilir. İdrar retensiyonu şekillenebilir. Su, sodyum ve ürenin glomeruler filtrasyon ve tubuluslardan geri emilimi artar.

Azotemideki ilk klinik bulgu ise kusmadır.

Tedavi edilemeyen ya da kendiliğinden düzelemeyen, iki taraflı tam ya da kısmi üreter daralma veya tıkanmalarında tubuler hücrelerde işlevsel bozukluk, glomeruler filtrasyonda azalma ve progresif azotemi şekillenir.

Akut renal yetmezliğin tanısı; Hayvan sahibinden edinilen anamnez ve hayvanda görülen klinik bulgulara bakılarak akut renal yetmezlik olabileceğinden şüphe edilir. Yukarıda da belirtilen biyokimyasal analizler ve idrar muayeneleri sonucunda edinilen gözlemler, ultrasonografik ve radyografik değerlendirmeler tanıya ulaşılmasında son derece etkilidir.

Akut renal yetmezliğin ayırıcı tanısı; Burada aklımıza azotemiye neden olan hastalıklar gelir. Ve mutlaka akut renal yetmezliğin, kronik renal yetmezlikten ayırt edilmesi gerekir.

 Klinik bulgularLaboratuar bulguları
Akut renal yetmezlik1 haftadan kısa süren veya ani başlayan depresyon, ishal, kusmaAnüri, oligüriBöbreklerin ağrılı, büyümüş veya normal boyutta olmasıVücut kondüsyonunun iyi olmasıKemik dansitesinin normal olmasıHCT normal ya da artmış, anemi söz konusu olabilir.Potasyum normal düzeyde ya da artmıştır.BUN ve SCr önceden normal ama giderek artmıştır.Bazı hastalarda üriner kastlar olabilir.Orta ya da şiddetli metabolik asidoz şekillenebilir.
Kronik renal yetmezlikUzun süren, kronikleşmiş depresyon, kusma, iştah ve ağırlık kaybı, mat ve karışık kıl örtüsü, ağızda ülser, solgun müköz membranlarPoliüri, polidipsiBöbreklerin düzensiz, küçülmüş veya normal boyutta olmasıVücut kondüsyonunun zayıf olmasıKemik dansitesinin zayıf olmasıNon rejeneratif anemi gözlenir. Ancak HCT normal olabilir.Potasyum normal düzeyde ya da azalmıştır.BUN ve SCr önceden artmış ancak şimdi stabil durumdadır.Üriner kastlar yok.Hafif ya da orta şiddette metabolik asidoz şekillenebilir.
Kediler Ne Zaman Kısırlaştırılmalı, Zamanı Var Mı?

Kediler Ne Zaman Kısırlaştırılmalı, Zamanı Var Mı?

Kedilerin kısırlaştırılma zamanları; dişi veya erkek olmalarına göre farklılık göstermektedir. Kedilerin kısırlaştırılması için belirlenen zamana bakıldığında; dişilerde 6’ncı ay, erkeklerde 1 yaş doldurulduktan sonra kısırlaştırma yapılmalıdır. Kedilerin cinsel gelişimleri 6-8 ay civarında başladığı için cinsel olgunluğa tamamen erişildikten sonra kısırlaştırma tavsiye edilmektedir. Kedi eğer evde neşe saçar bir şekilde ve üreme dürtüsü ile vakit geçiriyor ise; bu kedinin yetişkin olma yolunda olduğu anlamına gelmektedir.

İdeal Dişi Kedi Kısırlaştırma Zamanı Nedir?

İdeal dişi kedi kısırlaştırma yaşı; 8-14 hafta aralığında olmalıdır. Pediatrik kısırlaştırma için 5-6 ay aralığında da kısırlaştırma yapılabilmektedir. Bu yüzden çoğunlukla 5-6 ay civarında kısırlaştırma işlemine başvurulmaktadır.

Dişi Kedinin 4-6 Ay Aralığında Kısırlaştırılmasının Kedinin Sağlığı Açısından Avantajları Nelerdir?

4-6 ay arasında dişi kedinin kısırlaştırılmasının artıları aşağıda verilmiştir:

  • İlk kızgınlık dönemi öncesinde dişi kediler kısırlaştırılır ise; meme tümörünün oluşma olasılığı çok daha az olmaktadır.
  • Anestezi girişinin daha rahat olduğu görülmektedir.
  • Operasyon çok daha kolay geçmektedir.
  • Dişi kedi anesteziden çok daha kolay uyanmaktadır.
  • Kısırlaştırma işlemi 4-6 ay arasında yapıldığında, yara bölgesi oldukça hızlı iyileşmektedir.
  • Kısırlaştırma operasyonunun süresi daha kısa olmaktadır.
  • Anestezik maddenin düşük miktarda kullanılması yeterli olmaktadır.

Dişi kedilerin 4-6 ay arasında kısırlaştırılmasının dezavantajları olduğu yönünde geçmişte pek çok görüş olsa da, kanıtlanmış herhangi bir dezavantajı bulunmamaktadır.

Dişi Kedilerde Kısırlaştırma Operasyonu Nasıl Yapılır?

Dişi kedilerde kısırlaştırma işlemi için kedinin kızgınlık dönemini atlatması beklenmelidir. Kısırlaştırma için doğru zaman dilimi geldiğinde öncelikle kedinin karın bölgesi tıraşlanmalıdır. Ardından kedinin karnından bir kesi açılmalıdır. Yumurtalıkların alınması ile beraber kısırlaştırma işlemi tamamlanmaktadır. Açık ameliyat yapıldığı için kedinin iyileşme ve toparlama süresi normalden fazla olmaktadır. Ameliyat ortalama 3 saat sürerken iyileşme 1 haftaya kadar çıkabilmektedir.

Kısırlaştırma operasyonundan sonra dişi kedinin diğer kedilerden uzakta olması gerekmektedir. Aynı zamanda ameliyattan sonra yarı bilinç halinde olacağı için kendisine zarar verebilme ihtimali de bulunmaktadır. Bu sebeple kedinin kedi evinden çıkartılmaması ve düzenli olarak beslenmesi tavsiye edilmektedir.

Dişi Kedilerin 1 Yaş Sonrası Kısırlaştırılmasının Etkileri Nelerdir?

Dişi kedilerin geç kısırlaştırılması, zaman ilerledikçe kediler için daha riskli hale gelebilmektedir. Eğer dişi kediler kızgınlık dönemlerinde çiftleşmezlerse; meme tümörü, genital bölgede patolojik sonuçlar gibi problemler ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca anestezi riskleri artmakta ve operasyon sonrasında yaşanabilecek komplikasyonlar da daha fazla olmaktadır. Bu sebeple dişi kedilerin geç kısırlaştırılmaması gerekmektedir.

İdeal Erkek Kedi Kısırlaştırma Yaşı Nedir?

Erkek kedi için ideal kısırlaştırma zamanı; 5.5-6 ay döneminde olmaktadır.

Erkek Kedinin 4-6 Ay Arası Kısırlaştırılmasının Sağlığına Olumlu ve Olumsuz Etkileri Nelerdir?

4-6 ay arasında erkek kedinin kısırlaştırılmasının avantajlarına ve dezavantajlarına bakıldığında; avantajları, dişi kedilerin 4-6 arası kısırlaştırılmasıyla sağlanan artılar ile aynı olmaktadır. Kedilerin kısırlaştırılmasının dezavantajlarına bakıldığında; idrar yolları problemine neden olduğunu kanıtlayan herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Dolayısı ile dezavantajı bulunmayan bir operasyondur.

Erkek Kedinin Kısırlaştırma İşlemi Nasıl Yapılır?

Erkek kedi kısırlaştırma operasyonu, dişi kedilerin kısırlaştırma operasyonlarına göre daha kolay olmaktadır. Operasyon açık ameliyat değildir ve yaklaşık operasyon süresi 1 saattir. Testisler dışarıdan alındıktan sonra bölgeye dikiş atılmaktadır. Kedinin yaralı bölgeye 1-2 gün süresince zarar vermesi engellenmelidir. Kısırlaştırma gerçekleştikten sonra operasyonda kaybedilen sıvının toparlanabilmesi için yaş mama ve su verilmesi gerekmektedir. Bu dönemde erkek kedilerde alt idrar yolları tıkanıklığı görülebilmektedir. Ancak beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ile beraber de bunun önüne geçilebilmektedir. Tercih edilecek olan mamaların kalsiyum, magnezyum ve yağ oranı düşürülmüş mamalar olmasına dikkat edilmelidir.

Erkek Kedinin Geç Kısırlaştırılması Dezavantaj Mıdır?

Erkek kedinin 1 yaş sonrası kısırlaştırılması, testosteronun etkisi dolayısı ile alanlarını işaretlemek için yaptıkları idrarın ağır kokuya neden olduğu görülmektedir. Ancak bu süreçte gösterdikleri davranış bozukluğunun %50-60 civarında düşmesi dolayısı ile kısırlaştırma geç de olsa erkek kediler için avantajlıdır.

Kedilerin 4-6 Ay Arası Kısırlaştırılmalarının Önerilmediği Durumlar Nelerdir?

4-6 ay arasında kedilerin kısırlaştırılmaması gereken durumlar aşağıdaki gibidir:

  • Genel durum bozukluğu varken kısırlaştırma önerilmemektedir.
  • Kan tahlil sonuçları iyi olmayan kedilere yapılacak olan kısırlaştırma işleminin ertelenmesi gerekmektedir.
  • Görüntüleme ile ilgili problem çıkan kedilerde kısırlaştırma için beklenmelidir.
  • Kaşektik hastaların kısırlaştırma operasyonuna girmesine bu şartlar altında izin verilmemektedir.

İlk Kızgınlık Öncesinde Kısırlaştırılmış Dişi ve Erkek Kedilerde Olan Durumlar Nelerdir?

İlk kızgınlıktan önce kedilerin kısırlaştırılması sonucunda; meme kanseri riskinin azalacağı, pyometra ve distosi gibi riskler ile karşılaşılmayacağı, 4 aylık olan kedinin bu süreçte istenmeyen gebelikten kaçınması gerektiği ve davranışsal problemlerde azalmanın görülmesi gibi durumlar meydana gelmektedir. Ancak eğer kısırlaştırma işlemi 6-12 hafta arasında veya 16’ncı haftaya yakın bir zaman diliminde yapılır ise; herhangi bir komplikasyon veya uzun dönemli sağlık problemi olmadan bu süreç atlatılmaktadır.

Türkiye’deki Veteriner Hekimler Kısırlaştırma Zamanı İle İlgili Hangi Yorumda Bulunmaktadırlar?

Türkiye’deki veterinerlerin kısırlaştırma yaşı ile ilgili değerlendirmesi göz önüne alındığında; 5 aylıkken kedilerin kısırlaştırılmasını önermemektedirler. Bunun nedeni ise; kedilerin büyüme ve gelişme dönemlerinde hormonlara ihtiyacının olacağının düşünülmesidir. Ancak yapılan araştırmalar doğrultusunda; kısırlaştırmanın büyüme hormonlarını etkilemediği ortaya çıkmıştır. Kedilerin kısırlaştırılması sonucunda, bu hormonlar etkilendiği için çiftleşme ya da doğum gerçekleşememektedir.

Kedi ve Köpeklerde Ağrılı Hastalık Pankreatitis

Kedi ve Köpeklerde ağrılı hastalık Pankreatitis, Pankreas bezinin yangısı olan pankreatitis akut ya da kronik formda seyreden yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. Organ kendini sindirmeye başlar ve kedi, köpekler ciddi şekilde ağrı çekerler.

Tetikleyen faktörlere bakcak olursak:

  • İlk sırada obazite / yağlı diyetler yer almaktadır.
  • Pankreas kanalı tıkanıklıkları
  • Bazı ilaçlar
  • Anestezi sonrası şekillenebilir
  • Duodenal reflu
  • Organın işemisi
  • Ciddi yangılı hastalıklar (FIP ,FIV vb)
  • Organın biyopsi gibi cerrahi işlemlerde travmaya uğraması
  • Bazı hormonel bozukluklar: hiperkalsemi , hipertroidzmhiperadrenokortizim, pankreatititse yol açar. Bazı pankreatit ise idiopatiktir yani neden olan etken bilinmez

Pankreatitis Klinik Bulgular

Köpeklerin büyük bir kısmında kusma ve ciddi abdomınal ağrılar vardır. Bunun yanında anoreksi, dehidre, zayıflama diğer bulgulardır. Kedi de belirtilerin başında iştahsızlık ile zayıflama gelir.

Pankreatitte toplu organ hasarı şekillenir nedeni ise serbest kalan enzimlerin çevre organlara zarar vermesinden kaynaklanır. Hastalığın mekanızmasın da enzimler pankreasın içinde erken dönemde etkinleşerek kendini yani organı sindirmeye başlar ve yangı şekillenir. Bunun sonucu serbest kalan yangı mediatörleri vücuda yayılır ve damarların genişlemesine (vazodilatasyon) neden olur.

Damardan sıvı kaybına böylece hipovolemiye ve asitese meydana gelir. Hipovoleminin oluşması ile pankreasta dolaşım azalacağından pankreatititis daha şiddetlenir. Kandaki yangı hücreleri akciğerde ödeme yol açarak solunumu da olumsuz etkiler. Kanda oluşan hiperlipidemi göze opaklık olarak yansır.

Tanıda klinik belirtilerin yanında kan değerlerinden yararlanılır. Çeşitli karaciğer enzimlerinin kanda seviyeleri artmıştır. Tanı da Pankreas Lipazı değeri bizi tanıya götüren en önemli değerdir. Bu değerlerin artışının tespiti edilmişse pankreatit teşhisi konunabilir.

Kedi ve Köpeklerde Ağrılı Hastalık Pankreatit Tedavi Nasıl Yapılır?

Tedaviye vakit geçmeden başlanmalıdır. Sıvı tedavisi çok önemlidir. Ağız yoluyla gıda verilmesi durdurularak pankreas bir süre dinlendirilir. Yağlar pankreasta salınımı uyaracağından kedi ve köpeklere verilecek diyetin yağ oranı düşük karbonhidrat değeri yüksek olarak hazırlanmalı.

Hastalığın en belirgin bulgusu ağrı ve kusmadır. Bu yüzden ağrı kesici ile kusma kesiciler tedaviye eklenmelidir. Hastalık sırasında meydana gelen serbest radikallere karşı selenyumun tedaviye katılması yerinde olacaktır. Pek rastlanılmasa da sekonder enfeksiyonlara karşı antibiyotik kullananılabiliriz.

Köpeğinizin Vücut Dilini Biliyormusunuz ?

Köpeğinizin Vücut Dilini Biliyormusunuz ?

Konuşma sadece sözcüklerle düşüncelerini ifade etmek değildir.Toplumun diğer bireyleri ile iletişim kurabilmektir.Bu yeteneğede tüm yüksek seviyeli hayvanlar sahiptir. Şüphesiz ki doğada varolan her çeşit yaratık kendi aralarında iletişim kurmaktadırlar.Hayvanlar bu iletişim için vücut hareketleri ile ve aslında onlar için anlamlı fakat bir bakışta bizim için anlamsız gelen, ses, koku ve vücut hareketleri ile iletişim kurarlar.Doğadaki hayvanlar arası iletişimi ortaya koymak için çok sayıda örnek vermek mümkündür.Karıncalar birbirinin anteni tabir ettiğimiz bölgeye dokunarak,arılar bir takım danslar yaparak iletişim kurarlar.Doğan her yavru annenin kokusunu ve sesini,annede kendi yavrusunun sesini ve kokusunu diğer yavrulardan ve sürü üyelerinden kolayıkla ayırt edebilir.

İnsanlar ve köpekler birlikte uzun bir tarihçeyi paylaşmaktadır.Atalarımız onlarla birlikte avlandılar,onlarla birlikte oynadılar ve yüzyıllardır birlikte yaşamı paylaştılar.Ancak köpek ve bizler iki farklı tür olarak dünyayı paylaşmaktayız ve ayrı dilleri konuşmaktayız.Köpekler her ne kadar bizim gibi harfler ve sözcükler ile konuşmasalarda onlarında size ve kendi arkadaşlarına anlatacakları vardır..Bu anlatımlar ise yukarıda saydığımız diğer hayvanlar arasında en geniş iletişimleri ve kuralları içermektedir. Köpekler aynen ataları kurtlar gibi iletişim kurarlar ve kendilerini ifade ederler.Siz farkında olmasanız bile köpeğiniz sizin vücut dilinizi anlamaktadır, köpeğinize karşı bulunmadığınız bir öfke veya sevgi esnasında köpeğinizin bu davranışınıza karşılık verdiğini görürsünüz.Örneğin çocuğunuza veya eşinize sarıldığınız anda köpeğiniz hemen yanınıza gelir,öfkelendiğinizde ise köpeğin oratada olmadığını görürsünüz.Yada kötü niyetli bir kişinin size saldırısı anında köpeğinizinde sizinle birlikte savaştığını görürsünüz.

Uzmanlar, köpeklerin şu üç konuda kendilerini ifade ettiklerini söylüyorlar,

· Duygusal durumları.

· Toplumsal İlişkileri.

· İstek ve Arzuları.

Şimdi köpeğin vücut dilini okuyarak aslında bize ne anlatmak istediklerini açıklayalım,

Oyun Oynamak İstiyorum:

Oyun oynamak isteyen köpek doğal olarak mutludur.Kendini rahat hisseder.Ağızı açıktır ve mutlu bir ifade ile gözlerinizin içine bakar,siz oyuna davet etmek için birkaç kez havlar.Bu arada kendini olabildiği kadar şirin gösterme uğraşı içindedir.Çevrenizde koşar veya daireler çizer,kulaklarını indirir ve kaldırır.Size yaklaşır gibi yapar ama birden yanınızdan kaçar, burada sizi oyuna davet etmek istediğini ve bir yöne doğru çekmek istediği apaçık ortadadır.Bu arada yine kendini şirin göstermek istediği ve mutlu olduğu için yerde sırt sütü yatar ve yuvarlanır,bunları yaparken bir gözü sizi izler.Oyun oynamak istediğini anlatmak için en çok kullanığı hareket ise,ön ellerini uzutarak göğsünü yere değdirmesi ve kuyruğunu heyacanlı bir şekilde sallayarak gözleriniz içine bakmasıdır.Bu an içinde köpek üzerinize atlayabilir ve sizi oturduğunuz veya yattığınız yerden kaldırmak için çaba gösterir.Bazen açık arazilerde köpek av takibi yapar gibi çimlerin üzerine yatar ve kafasını eğerek sizi izler.Bu anda sizden oyuna katılmak için hareket beklemektedir.Siz bu harekete aynen cevap verdiğinizde, yani vücudunuzu eğerek hatta çömelerek yavaş yavaş köpeğinize doğru yaklaştığınızda kendinizi hızlı bir koşuşturmacanın içinde bulabilirsiniz.

Eğer oyun oynamak istemiyorsanız ki bu köpeğin sevimli hareketleri karşısında çok güçtür.Köpeğiniz ile göz temasında kaçının ve köpeğinize arkanızı dönün yada başınızı çevirin.Ancak köpeğinizin kendine başka bir oyun aracı bulacağından emin olabilirsiniz.

Hoşgeldin.

Pek çok kişi akşam eve geldiğinde karşısında ilk gördüğü şey kendisine bol miktarda sevgisini sunmak için hazır bekleyen köpeğidir.Köpek sahibini gördüğü zaman heyacanlanmaktadır.Kuyruğunu normal pozisyonda hızlı olarak sallar,ağzı açıktır bu onun rahat olduğunu gösterir.Sahibinin üzerine atlamaya ve onu yalamaya çalışır.Kendisini bir tehdit olarak göstermez,hatta sahibinin kendisinden üstün olduğunu göstermek için yere sırt üstü veya yan yatarak af diler,bu arada tuvaletini kaçırabilir.

Aslında şu an yaptığı hareketler bir içgüdüdür ve aynen kurt sürüsündeki yavruların hareketlerini uygulamaktadır.Kurt yavruları aç olarak inde beklerken aile bireyleri avlanmaya çıkarlar.Av sonrası ise yediklerini aç yavrularına kusarlar ve yavrular karınlarını doyurur.İşte eve geldiğimizde köpeğin bize aşırı sevgi göstermesi bu nedenledir.

Dikkatli ve Heyecanlıyım.

Dikkatli ve heyacan içinde olan köpek bir bakıma av köpeğinin ferma duruşunu yapar şekildedir.Kulaklarını tam olarak dik tutar ve sesin geldiği yöne çevirirerek kaynağı bulmaya çalışır.,kuyruğunu normal pozisyonun üzerine çıkartır ve minimum harekette tutar.Köpek hareketsizdir ve vücudunu öne doğru gerer.Ağzı açıktır.Eğer tam olarak anlayamadığı bir tanı var ise ağızını kapalı tutar.

Endişeliyim ve Biraz Korkuyorum.

Bu durumda ise köpek kuyruğunu bacakları arasına almıştır.Göz temasında kaçınır va başını başka bir yöne çevirir ve eğebilir.Kulaklarını dik tutmaya çalışır ama sanki askıda duruyor gibidirler.

Korkuyorum.

Korku içindeki köpek kulaklarını tamamen geriye yatırır,kuyruğunu bacakları arasına iyice sıkıştırır,titremeye başlar,ağızı sıkı şekilde kapalıdır.Bu arada tuvaletini kaçırabilir,anal bezlerinden koku salgılar ve kalçasını aşağı indirir.Acıklı şekilde inler.

Senden Üstünüm.

Kendini diğer bir üyeden üstün gören köpek.Kendine güven içinde diğer üyeye yaklaşır.Vücudunu olabildiği kadar yüksek tutar,kulakları ve kuyruğu diktir.Diğer üyeden geniş ve büyük görünmek için sırtındaki tüylerin bir kısmını dikleştirir.Bu esnada hırlar ve gerekli gördüğü yerde dişlerini gösterir.Diğer üyenin üzerine atlar hatta üzerine oturmaya çalışır.Kavgaya girebilir.

Senden Üstünüm ve Seni Tehdit Ediyorum.Saldırmaya Hazırım.

Bu durumdaki bir köpeğin yüz ifadesi korkunç bir hal almıştır.Köpek hırlar ve dişlerini gösterir.Baskın olduğunu ve korkmadığını anlatmak için kulaklarını ve kuyruğunu dik tutar.Yine sırtındaki tüylerini dikleştirir.Vücudu gergin ve her an atılmaya hazırdır.Korkunç şekilde hırlar.Bu davranışı gösteren köpek saldırı anında bütün gücünü kullanır ve geri çekilmez.Savaşını korkunç bir şekilde sürdürür,çünkü karşısındaki tehditten korkmamaktadır.

Biraz korku içindeyim Ama Seni Tehdit Ediyorum.

Bu durum içinde ise köpek yine dişlerini gösterir,hırlar,kuyruğunu yer ile paralel tutar,tüylerini dikleştirir.Ancak tehdit karşışında kendini üstün hissetmediği için kulaklarını yatırır.Köpek hem savaşmaya hem de kaçmaya hazırdır.Kendini çok zor durumda hissettiği zaman ısırır.Isırışları sadece ön köpek dişleri ile olur, seri olarak küçük ısırışlar yapar ve geri çekilir.bu durumdaki köpeğin saldırganlığı” korkak saldırganlık ” olarak adlandırılır.

Hakimiyetini Kabul Ediyorum.

Kendisinden güçlü diğer bir üyenin emri altına giren köpek,bu üyenin karşısında sırt üstü yere yatar,kendini üyeye teslim eder,yerde yuvarlanır,diğer üyenin ağzını yalar ve saldırganlık göstermez.Bu anlarda kendini acındıracak şekilde inler.

Rahatım.

Kendini rahat hisseden köpeğin,kulakları dik,kuyruğu normal pozisyondadır yada bel hizasında rahatça sallar,.ağzı açıktır ve kendinden emin davranışlar sergiler.

Köpeğin El Vermesi.

Bazı köpeklerin eğitilmediği halde bile size elini vererek tokalaştığını görürsünüz.Köpeğin bu hereketide içgüdüdür.Küçük yavrular anneden meme emerken sütün gelmesi için ön elleri ile meme çevresine baskı yaparlar ve böylece kolayca süt içerler.İşte köpeğin el vermeside bu olayın devamıdır ve aslında sizden bu yöntemle birşeyler istemektedir.Sevginizi eksik etmeyerek köpeği okşamanız iyi bir ödüldür.Ayrıca köpeğin otururken bir elini hafifçe kaldırması ise köpeğin stres içinde olduğunu ve biraz korktuğunu gösterir.

Köpeğin Gülümsemesi ve Teşekkür Etmesi.

Eğer, köpek gülmez,teşekkür etmekten de ne anlar? diyorsanız yanılıyorsunuz.Köpek insana kuyruğu vasıtasıyla güler ve teşekkür eder.Kuyruğun rahatça sallanması köpeğin size güldüğünü gösterir,ama yanlış anlamayın bu gülüş alay şeklinde değil tam tersi sevgi üzerine.Köpeğin kuyruğunu sallamasındaki hız da ne kadar heyacanlı olduğunu ve durumdan hoşnut olduğunu gösterir..Önüne yemeği konulan bir köpek de size kuyruğunu sallayarak teşekkür eder.Yemek kabı dolu olan ve çevresinde insan olmayan bir köpeğin ise kuyruk sallamadığı görülmektedir.Biz nasıl nedensiz bir şekilde gülmüyor isek,köpeklerde nedensiz bir şekilde kuyruklarını sallamıyor.

Köpeğin Uluması.

Ulumak sürünün toplanmasına ve birlikte yapılacak bir harekat için hazırlanmasına yarar.Kurtlar çoğunlukla akşamları ve sabahın erken saatlerinde,birlikte ava çıkmadan önce ulurlar.Köpek ise uluyarak sürüyü toplama isteğini çok az duyar çünkü yemeği herzaman kendisine sunulur.Ancak televizyon icat olmadan önce aile bireyleri akşamları biraraya gelip birlikte şarkı söylediklerinde bazı köpekler bu müzikal sesleri herhalde yanlış anlayıp ailelerin “toplanmak” için uluduğunu düşündü ve büyük bir heyecan ile av çağrısına katıldılar ve birlikte “uluma konseri” ne başladılar.

Kurtun geriye attığı kafası ile birlikte uluduğu görülür.Belki de kurt bize o anki ruh durumunu hakkında bilgi veriyor ve kurt herhalde yabancı sürülere meydan okuyarak bulunduğu bölgenin sahibi olduğunu ve gerekirse savunulacağını bildiriyor.

Köpeğin uluması ise daha çok yalnız kalması ile ilgilidir.Bu ayrılık uluması kurtların sürü uluması ile aynı anlamı taşır.Yani şunu demekteler “Biz buradayız…Sen neredesin? Buraya gel”

Değişik bir durumda çiftleşmek isteyen erkek köpeğin durumudur.Çiftleşme dönemindeki dişinin kokusunu alan ancak ona ulaşamayan erkek köpeklerinde uludukları görülmüştir.

Köpeğin Havlaması.

Köpek seslerinde dikkat edilmesi gereken birkaç önemli boyut vardır.İlk başta sesin yüksekliği gelir.Köpek havladığında,derin bir ses çoğunlukla öfke ve olası saldırganlığın işaretidir,ama ince tiz bir ses korku ve acıyı dile getirir,daha az tiz olduklarında zevk ve oyunculuğu gösterir.İnsanların dilinde de aynı farklılıklar gözlemlenir.Bir insan öfkeli olduğunda sesi genellikle kalınlaşır,korktuğunda tiz olur.Bizim de sesimiz,örneğin küçük çoçuklar veya bebeklerle konuştuğumuzda yumuşar ve oyunculuk ifade eder.Kelimeler tıpatıp aynı olsa dahi,bir kişşinin biriylemi,yoksa bir bebekle mi konuştuğunu anlamak mümkündür.Farklılıklar yalnızca ses düzeyinde ve ses tonunda kendini gösteriyor.

Köpek seslerindeki ikincil boyut,sesin sıklığı ve tekrarlanma hızıdır.Hızlı ve sık sık tekrarlanan sesler,belirli bir heyecan ve aciliyete işaret ediyor.Az tekrarlanan veya hiç tekrarlanmayan sesler,düşük bir heyecan düzeyi ve geçici bir ruh halini gösterir.Seslerin süresi de önemlidir.Kısa süreli keskin,yüksek sesler korku veya acıyı gösterirken aynı sesler uzun süreli olduğunda sevinç ve oyunculuğa işaret ederler.Genel olarak,uzun süreyle devam eden sesler,az sonra yapılacak bir davranışı haber verirler.Örneğin uzun süreli,derin hırlamanın az sonraki bir saldırıyı haber vermesi gibi.

Peki köpekler çeşitli dillerde havlayabilirmi.? Bu sorunun cevabı elbette hayır.Ama ülkeler, havlamayı kendi dillerine göre yorumluyorlar.

Türkçe

Hav Hav

İngilizce

Woof Woof – Arf Arf – Bow Bow

İspanyolca

Jau Jau

Flemenkçe

Waf Waf

Almanca

Wau Wau

Rusça

Gav Gav

Çekoslavak

Haff Haff

Kore

Mung Mung

Çince

Wung Wung

Orta düzeyde yinelenen hızlı havlama.

Burada köpek size sezinlediği olası bir kötü durumu,yada bahçenize giren yabancı bir kişiyi anlatmaya çalışmaktadır.Durmayacak biçimde hızlı havlama ile doğal yaşamda yaptığı gibi yani liderini ve sürü üyelerini toplamak istiyor. Tabii burada köpeğin lideri siz ve üyeler ise aile bireyleriniz oluyor.

Birkaç kere tekrarlanan ve duraklayarak devam eden havlama.

Şu an köpeğiniz,tam olarak tanımlayamadığı bir durumdan bahsetmekte.Köpek şüpheleniyor ve yine size haber vererek “Gelseniz iyi olur” diyor bu arada karşı tarafada “Ben buradayım” diyerek orada bulunduğunu belirtiyor.Köpek, tehlikeyi sezinlediğinde ise havlama şeklini yukarıdaki gibi değiştirir.

Uzun süren duraklı havlamalar.

Köpeğiniz sizi şikayet ediyor.Sanırım yalnız kalmış ve kendisine arkadaş arıyor.

Kısa birkaçkez havlama.

İşte köpeğinizin size “Hoşgeldin” dediği an.

Bir seferlik kısa havlama.

Yaptığınız birşeyden sıkılmış ve size “Artık yeter” diyor.

Uzun, kısa,tiz havlamalar.

Ne yaptınız köpeğinizin canı acıyor.Hemen onu sevin ve yatışmasını sağlayın.

Mırıldanarak Havlama.

“Hadi oyuna başlayalım”.

Ses düzeyi giderek yükselen havlama.

Oyun esnasında arkadaşına oyuna devam etmesini söylemektedir.Başlangıçta sessiz havlayan köpek,davetine cevap almaz ise sesini yükseltir.

Köpeğin Hırlaması.

Derin Hırlama ve Havlama.(Dişler gösterilmiş,Kulaklar dik,Kuyruk yukarıda)

Köpek bu anda savaşmaya hazırdır.Öfkeli olduğunu belirtiyor ve her an saldırabileceğini ifade ediyor.

Orta Düzeyde Hırlama ve Havlama.(Dişler gösterilmiş,Kulaklar yatık,Kuyruk bacaklar arasında.)

Endişeli ve korkuyor.Yine de kendisini savunacak.Kendisinden daha az emin.

Orta düzey Hırlama.(Dişler gösterilmemiş.)

Köpek bu anda hoşlanmadığını belirtiyor ve uyarıyor.Kendisine yapılan eylem devam eder ise uyarı için ısıracak ancak savaşmayacak.

Yüksek Sesle Hırlama.(Dişler gösterilmemiş.)

Oyun esnasında yavruların birbirlerine hırlaması.Oyundan zevk alıyorlar.

Tuvalet eğitimi

Tuvalet eğitimi

 I – Çiş İhtiyacının Zamanı

Merhaba itçobanı’mızdan gelen istek üzerine bu yazımda sizlere “tuvalet meseleleri”yle ilgili bilgi aktarmaya çalışacağım.

Köpekler kesinlikle bölgelerini belirlemeyi tercih eden hayvanlardır ve bu güçlü içgüdü ile doğarlar. Sınırlarını belirleme işlemini küçük – büyük tuvaletlerini kullanarak yaparlar. Her köpeğin idrarında bireyden bireye değişen, diğer köpeklerin onu tanımlayabilmesini sağlayan kokular bulunur. Yavru ya da yetişkin her köpek kendisine ait olduğunu düşündüğü bölgeyi işaretlemek ve diğer köpeklere kendisine ait bilgileri aktarabilmek için bu koku mektuplaşması metodunu kullanır. Bu işlemi sadece bölge işaretlemede değil aynı zamanda diğer köpeklere ben iyi bir köpeğim, yakışıklı erkek – güzel kız arkadaşlar arıyorum gibi mesajlar bırakmak için de kullanırlar.

Evimizde yaşayacak olan köpeğimize bu içgüdüsünü sadece dışarı çıkarıldığında kullanmasını, evin içine işaretleme yaparak diğer köpeklere ulaşmayacak mektuplar bırakmaması gerektiğini öğretmemiz gerekmektedir. Barınaklara ya da sokağa terk edilen köpeklerin terk ediliş sebepleri sıralamasında birinci sırayı yeterli ilgi gösterilmediği için tuvalet eğitimi verilememiş köpekler vardır.

Köpekler temiz hayvanlardır, doğdukları andan itibaren yemek yedikleri ve uyudukları yeri temiz tutar ve bu alanlardan uzaklaşarak tuvalet ihtiyaçlarını gidermeyi tercih ederler. Onların bu doğmasal bilgisinin üzerine biraz itina ve sabırla kalıcı bilgiler ekleyebiliriz. Eve ilk gelişinde onu evin içine almadan önce (aşıları tamamlanmamış bebekler için) diğer köpeklerin temas etmediği bir zemine bırakın ve ilk çişini yapmasını bekleyin, bu ona vereceğiniz ilk mesajınız olacaktır. “Çiş dışarıda yapılır”. Tuvaletini sizin istediğiniz yere yaparken ona bir şifre kelime bilgisi aktarın “yap işini”, “hadi kızım – oğlum” gibi. Tuvalet yapma esnasında ona iltifat etmeyin, tuvaletini doğru yerde yapması bittiğinde ise iltifatı hak etmiş olacaktır “aferin kızım – oğlum” gibi sözlerle onu ödüllendirin ve sevin.

Tuvalet eğitiminin başında köpeğinizi yönlendirmek amacı ile kullanmaya başlayacağınız şifre kelime daha sonraki yaşlarında da dışarı çıkardığınızda ondan ne istediğinizi süratle anlamasını sağlayacaktır. Hiç vaktinizin olmadığı bir anda sadece tuvalet ihtiyacı için dışarı çıkardığınızda bu şifreyi kullanarak ondan tuvaletini yapmasını istediğinizi anlatabilirsiniz.

Yavru eve ilk geldiğinde onun dolaşacağı alanı sınırlayın ama asla izole etmeyin. Yeni yaşam alanında birbirinize alışırken tuvalet kaçırma ile ilgili bazı kazalar olacaktır asla böyle bir durumda ona bağırmayın, bağırmanız onu korkutacaktır ve siz varken tuvalet yapmaması gerektiğini ya da yaptığını (yiyerek ya da yalayarak) saklaması gerektiğini düşündürecektir. Bir gazeteyi rulo yaparak yere ya da yavrunun poposuna vurmak da onun sizden korkmasına sebebiyet verecektir. Amacımız her zaman sevgiyle öğretmek olmalıdır.

Tuvalet eğitimine başlarken yavrunun yemek düzenini iyi ayarlamak gerekir çünkü yavruların sindirim sistemleri hızlı çalıştığı için yemek yedikten kısa bir süre sonra tuvalet yapmaya ihtiyaç duyacaklardır. Yemekten kısa bir süre sonra onu tuvaletini yapmasını istediğiniz yere tasmasıyla götürün. Götürdüğünüz yer sakin ve dış etkilerin az olduğu bir yer olmalıdır, gezmek, oynamak için değil tuvalet yapmak için ordasınız sabit bir yerde durun bir süre sonra yavru tuvaletini yamaya başlayacaktır bu esnada şifre kelimeyi kullanmayı unutmayın ve görev tamamlanınca da mutlaka sevginizle ödüllendirin.

Yavrular uykudan uyanır uyanmaz ve oyun arasında çiş yapma ihtiyacı hissederler, yemek yedikten sonra ise hem çiş hem de kaka yapma ihtiyacı duyarlar. Yavrunun ev içinde sizin kontrolünüzde serbest gezdiği zamanları bu periyotlara göre ayarlarsanız kazaları en aza indirmiş olursunuz.

Bu konuya devam edeceğiz. Yazının devamının yayınlanacağı tarihe kadar bebişlerden tuvaletlerini tutmalarını isteyemem ama sizden onlara yumuşak davranmanızı, sevgiyle yaklaşmanızı ve onların güvenini kazanmak için çabalamanızı isteyebilirim.

köpekte Laktasyon (emzirme) döneminde besleme

köpekte Laktasyon (emzirme) döneminde besleme

Süt üretimi, bir dişinin yaşamındaki beslenmenin en önemli olduğu evredir. Üreme, gelişme ya da tüm yaşam evreleri için hazırlanmış tam ve dengeli bir diyet dişinin bu dönemlerdeki besin ihtiyacını sağlayabilecektir. Emzirilen yavruların süt emme isteği, 20-30 güne kadar ya da 4 haftalık oluncaya dek artmaya devam edecektir. Dolayısıyla, annenin de gıda ve su ihtiyacı bu zaman zarfı boyunca artacaktır. Laktasyonun (emzirme) zirvesinde annenin mama alımı, onun normal olarak aldığı beslenmeden veya erişkin dönemindeki beslenmesinden 2-4 kat daha fazla olabilir. Çok titiz dişiler yavrularını yemek yemek veya su içmek için nadiren bırakırlar ve bunun için teşvik edilmeye ihtiyaçları olabilir. Gebelik süresince uygulanan beslenme programının aynısı laktasyon dönemi içinde kullanılabilir. İyi vücut kondisyonunun korunması ve yavrular için fazla miktarda süt sağlamak amacıyla emziren dişilere istedikleri her türlü mamanın verilmesi önerilmektedir.

Laktasyon süresince kuru mamayı su ile ıslatmak mama alımını arttırmaya yardımcı olacaktır. Islatılmış kuru mama önermenin diğer bir önemli nedeni de, yavruların 3-4 haftalık olduklarında azar azar katı mama alımına başlayacak olmalarıdır. Yavruları erken dönemde iyi kalitede bir hazır mamaya alıştırmak, obur olmalarını engellemeye yardımcı olacaktır. Bu nedenle evde hazırlanan mamalardan uzak durulmalıdır. Yavrular daha fazla katı mama yemeye başladıkça, dişinin süt üretimi eğilimi azalacaktır. Normal olarak yavrular, 6-8 haftalık olduklarında sütten kesilirler ve sütten kesilme döneminde annenin besin tüketimi normal beslenmesinden %50 daha az olmalıdır.

Sütten kesme döneminde, süt akışını azaltmaya yardımcı olmak ve memeden süt salınması problemlerini önleyebilmek için aşağıdaki prosedür önerilmektedir;

– Yavruların sütten kesildiği gün, anne herhangi bir mama almamalı ancak içmek için fazla miktarda taze suyu olmalıdır.

– Yavrular, anneden ayrılmalı ve yiyecek ve su verilmelidir. – Ilık su ile ıslatılmış kuru mama yavruların gıda alımının uyarılmasına yardımcı olabilir.

– Sütten kesme işleminden 1 gün sonra, anne daha önceden beslendiği toplam öğünün ¼ ‘ünü almalıdır.

-Anne ve yavrular sütten kesilmeden sonraki gün, sütü azalmakta olan annelerini emmeleri amacıyla birkaç saatliğine bir araya getirilebilir.

– 3. günde, dişi önceden beslendiği gıdasının ½’ sini ve 4. günde ¾’ ünü almalıdır. 5. günde, dişiye normalde aldığı gıda miktarı verilebilir.

Eğer bir defada doğan yavruların sayısı fazla ise, dişi, emzirme döneminde biraz yorgun düşebilir. Bu durumda, sütten kesilmeden 5 gün sonra normal beslenme periyoduna geçmek yerine, vücut kondisyonu normale dönene dek ekstra gıda takviyesi yapılmalıdır.

SEPET

Your Cart is Empty

Mağazaya Geri Dön